Avustralya’da bir Parya
Dışadönük benliğim, insanlarla sohbet etmeye başlamam için bana yalvarıyordu, ama çoğunlukla sessiz kaldım.
Story by Jemina Shrestha. Translated by Büşra Çavundur
Australia, Australia and New Zealand
Published on November 1, 2020
Reading time: 3 minutes
This story is also available in
Listen to this story:
2017'de, Nepal'den yeni gelen bir transfer öğrencisi olarak Sidney'de üniversitedeki ilk dersime girdim. Sınıfı tedirgin gözlerle tararken, "İngilizce bizim ikinci dilimiz" ekibine ait gibi görünen birkaç öğrenci daha gördüm.
"Tamam, harika Jem," dedim kendi kendime, "buradaki tek uluslararası öğrenci sen değilsin." Ders zorunlu kendini tanıtma kısmıyla başladı. Asyalı kardeşlerim ağızlarını açıp, ancak 6 ayda alışabildiğim tipik Avustralya aksanıyla konuşmaya başladığında anksiyete tüm vücudumu sardı. Sınıftaki tek uluslararası öğrenci bendim. Kendimi tanıtırken gerginlikten anlamsızca mırıldanıyordum, bu yüzden adımın Jemina değil Gemima olduğunu sandılar. Onları düzeltecek cesaretim yoktu. Böylece, bütün bir dönem boyunca adım Gemima’ydı. "En azından artık batılı bir adım var," diye düşündüm hayali bir kayanın altına sığınarak.
O dönem, dört farklı bölümden dört ders aldım. Bu yüzden hiçbir zaman devamlı sınıf arkadaşlarım olmadı. Üniversiteye ikinci yılımda katıldığımdan sınıf arkadaşlarımın zaten kendi grupları vardı. Dışadönük benliğim, bana hiç benzemeyen ve mükemmel İngilizcesi ve mantıksal düşünüş tarzlarıyla "çok havalı" görünen bu insanlarla sohbet etmeye başlamam için bana yalvardı, ama endişeli benliğim bağırmaya devam etti: "Ya konuşma tarzım yüzünden beni yargılarlarsa? Aman Tanrım, kıyafetlerimle 2000'lerin Hannah Montana’sıyım."
"Yeterince iyi miyim?" diye sürekli kendimi sorgulamak beni duygusal olarak tüketiyordu. Kendime olan güvenim yok oldu. Çoğunlukla sessiz kaldım. Soru sormadım ve sınıfın en göze çarpmayan bölümünde oturdum: ortada. Orada, öndeki profesörlerin sorgulayıcı bakışlarından kaçındım ve isyankar sorularıyla arka sıralarda oturan havalı öğrencilerden uzak durdum.
Ama bir gün çok geç kaldım ve tanımadığım bir kızın yanında müsait olan son yere oturdum. Koştuğum için içimde bir dopamin patlaması oldu ve yanımdaki kızla düşünmeden sohbet etmeye başladım. Kız gerçekten de şakalarıma güldü ve cevap verdi! "Durun! Zeki, güzel bir Avustralyalı şakalarıma güldü. İngilizce mırıltılarım ona mantıklı geliyor mu? Düşündüğüm kadar aptal değil miyim? "
"Aptal değil"den daha fazlasıymışım meğer. Çabalayarak kendimi, güvensizliklerimin yarattığı minik çemberin dışına ittim. Amfilerde yanımda oturan bir veya iki kişiyle rahatça konuşmaya başladım. Sonra, profesör soru sorduğunda yavaş yavaş herkesin önünde konuşma cesaretini topladım. Kalbim titriyordu ve kulaklarımda attığını duyabiliyordum ama yine de konuşmak için ayağa kalkıyordum. Yargılanma korkumun sadece hayal gücümde var olduğunu anlamaya başladım. Çoğu insan nasıl konuştuğumu, giyindiğimi veya davrandığımı umursamıyordu. Hatta bazıları bakış açımı ilginç buluyordu.
Negatif düşüncelerim, ben ve "diğerleri" arasında sahte bir sınır oluşturdu. Aylarca kendimi dışladım. Kendimi bir parya yaptım.
Sevgili okuyucu, umarım hikayem o sohbeti başlatmanıza, fikirlerinizi en belirgin aksanınızla paylaşmanıza ve en önemlisi, kendiniz olmanıza yardımcı olur. Buna değer.
How does this story make you feel?
Talk about this Story
Subscribe to our Monthly Newsletter
Other Stories in Türkçe
Topic: Migration
> The United States
Leaving the American Dream: The World I Come From and the World I Call Home
A story by Kiri Wihongi-Croxford
When your family is blended with cultures and countries it can seem hard to find a place to fit in.
> Syrian Arab Republic
Mexicans in Damascus
A story by Kamelia Khalil
Well, certainly, these were not ordinary Mexicans, nor even normal global tourists. They disregarded normalized ideas about not traveling to Syria not once, but twice, and the second time brought their whole family!
> Germany
From Rio to Wuppertal
A story by Milton Camilo
The main reason why I have made the shift from Brazil to Germany is freedom. Especially the freedom of movement- walking on the streets safely. But it is not that I have lost touch with my home country, rather the opposite. It determines me very much and allows me to bring the positive aspects of Brazil to my everyday life, wherever that is (at the moment to Wuppertal).
Get involved
At Correspondents of the World, we want to contribute to a better understanding of one another in a world that seems to get smaller by the day - but somehow neglects to bring people closer together as well. We think that one of the most frequent reasons for misunderstanding and unnecessarily heated debates is that we don't really understand how each of us is affected differently by global issues.
Our aim is to change that with every personal story we share.
Community Worldwide
Correspondents of the World is not just this website, but also a great community of people from all over the world. While face-to-face meetings are difficult at the moment, our Facebook Community Group is THE place to be to meet other people invested in Correspondents of the World. We are currently running a series of online-tea talks to get to know each other better.